GÜNCEL etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
GÜNCEL etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

MERHABA HAYAT BEN GELDİM...

 

 Kocaman merhabalar tüm takipçilerim ve blog arkadaşlarım...Uzun bir ara oldu biliyorum ..diğerlerinden farklı bir araydı bu ama şükür ki yine burdayım ,aranızdayım ,yerimdeyim... Beni soran, merak eden, dua eden, herkese binlerce teşekkür ediyorum..Hayat her zaman pembe olmuyormuş bunu insan yaşadıkça anlıyor. Bazen hayat sizi istemediğiniz yerlere savuruyor ve kendinizi yabancı yerlerde buluveriyorsunuz..Yasadığım sıkıntıları anlatmayacağım burada , bu hastalıkta bende  kalan derin izlerden de bahsetmeyeceğim... Halimize binlerce sükürler olsun.Bloğuma da kaldığım yerden hiç bir şey olmamış gibi devam edeceğim.. Vee  hayat baslasın kaldığı yerden...

Yaşamak güzel şey doğrusu , üstelik hava da güzelse..Hele gücün kuvvetin yerindeyse , elin ekmek tutmuşsa bir de..Yaşamak güzel şey doğrusu...
Hadi bakalım tarifler de kaldığı yerden devam etsin...

Tarifin devamı

MİNİK MELEĞİMLE HERKESE MERHABA :)


 
İkinci meleğimize kavuşalı yedi ay oldu :) Çok sükür sağlıklı bir şekilde  büyüyoruz. Günler evin  içinde hep bir şeyleri  yetiştirmeye  çalışmakla oğlum arasında gidip gelmekle geçip gidiyor. Bu sene evdeyim ve oğlumlayım .Onun büyümesini içime çeke çeke yasıyoruım çok şükür tadını çıkartıyorum.:) Çalışan bir anne olarak çocuklarımızın yanında ne kadar olsak kardır diye düşünüyorum. Bugünler geri gelmiyor çünkü imkan varsa çalışmaya ara vermek bebek içinde anne içinde en doğru karar :) Geçen bu zaman içinde de bloğumdan istemeden  epey bir uzak kaldım. Ama elimden geldiğince oğlum müsaade ettikçe paylaşımlarıma tekrar kaldığım yerden devam edeceğim :)Şu anda  bu yazıyı yazarken bile  oğlum kucağımda ve klavyeye ulaşmak için çırpınıyor :) Anlaşılan bundan sonra rahat rahat bir şeylerle uğraşmak biraz lüks olacak benim için :) Paylaşımlarımız için her zaman bir fırsat olacak inşallah ;) İlk tarifte görüşmek  üzere..
 
 
 



Tarifin devamı

HACAMAT VE FAYDALARI


Bu aralar yine elde olmayan sebeplerden  dolayı bloğumla fazla ilgilenemedim :( Ama inşallah artık bloğumla artık ilgilenme vakti geldi :) Aynı zamanda bu yazımda sizlerle peygamber efendimizin unutulmuş bir sünnetinden bahsetmek istedim. Unutulmuş bu sünnet  HACAMAT. Takipçilerim bilir hep fibromiyaljimden ve buna eklenen boyun fıtığından yakınır dururdum. İlaçların derdime derman olmayınca bende başka yollar aramaya başlamışken  sevgili Handan Abla bana hacamattan bahsetti. Önceleri çok korktum ve ne yalan söyleyeyim kafama yatmadı. Ama ağrılar artınca cesaretlendim ve denemeye karar verdim. Ve Rabbimin izniyle korkmadan gittim ve yaptırdım. Sonuç mu ? Kuş gibi oluveriyorsunuz. Bunu nedenle  yazdım benim gibi sıkıntısı olan izleyenlerime fikir olmasını istedim. İnternette hacamatın açıklaması ve ve görsellerde de bakabilirsiniz. Çok ürkütücü gözükecek gözünüze biliyorum ama göründüğü gibi zor bir olay değil  korkmayın şifa Allahtan . Hacamattan korkan sülükte yaptırabilir o da hacamat yerine geçiyor. Hacamatla ilgili bir kaç önemli bilgiyi de paylaşıyorum sizlerle belki dikkatinizi çeker ve bulunduğunuz yerde bir güvenilir haccam ( hacamatı yapan kişi)  bulma cesaretini gösterirsiniz ;) Bulamazsanız eğer hastaneleri kontrol edin. Çünkü artık hastanelerde bile yapılabiliyor ;)


Hacamatla tedavi
Önce, bardak vb. den oluşan kupa kan alınacak yere vuruluyor, orayı havasız bırakıp uyuşturuluyor. Aynı yeri neşterle et ile deri arasını 2 veya 3 milim çiziliyor. Sonra kupayı neşterlenen yere tekrar vuruluyor. Kılcal damarlardan kan gelmeye başlıyor. Bu genellikle üç defa tekrarlanıyor. Tedavi 20-25 dakika sürüyor. Ortalama 300-350 gram kadar kan çıkarılıyor.
Hacamat konusunda Hadis-i Şerifler
Hz. Muhammed(s.a.v) Hadis-i Şeriflerinde, hacamatın önemi hakkında şunları buyurmuş:
  • “Damardan veya deriden kan aldırmak, tedavi olduğunuz şeylerin en faydalılarındandır.”
  • “Sefer ediniz şifa bulunuz, oruç tutunuz şifa bulunuz, hacamat olunuz şifa bulunuz.”
Hacamat nedir?
Peygamberimiz (s.a.v)’in sağlıkla ilgili tavsiyelerinden ve bizzat tatbik ettiği sünnetlerindendir. Hacamat, sebebi belli bir hastalığın tedavisi olmaktan ziyade, kan fazlalığının, vücutta meydana getirdiği rahatsızlıkları gidermek için kullanılan bir tedavi usulüdür. Hacamat’la alınan kan temiz kan değil, kirli, koyu, pıhtılaşmış, derinin altındaki uyuşuk kandır.
Bu kan, damardan değil deriden alınır. Hacamat’la pıhtılaşmış koyu kan alınınca, vücuttaki kanın akışkanlık özelliği artar ve dolaşımı kolaylaşır. Deri hafifçe bir neşter ile çizilir ve üzerine ağzı geniş bir cam kavanoz kapatılarak emici gücün etkisi oluşturulur ve kirli kan vücuttan çıkarılır. Bu yöntem, vücudun değişik yerlerine uygulanmakta ve hasta organa yakın yerler özellikle tercih edilmektedir.
Kullanılan malzemenin sağlığa uygun olması gerekir.
Hacamatın hiçbir yan etkisi olmadığı gibi tamamen doğaldır. Hiçbir acı vermez ve iz bırakmaz. Aynı gün iyileşme görülür ve vücutta rahatlama olur. En hızlı tedavi usulüdür. Hacamatla tedavi binlerce yıldır uygulanan en eski tedavi yöntemi olup, günümüzde de Asya, Afrika ve Uzak Doğu Ülkelerinde yaygın olarak uygulanmaktadır. Avrupa’da son yıllarda alternatif tıp olarak uygulanmaya başlanmıştır.
Rasûlullah (s.a.v), baş ağrısından dolayı alnının her iki yanından, zehirlenmeden dolayı her iki omuz başı arasından, topuğundaki bir incinmeden dolayı da ayağının üzerinden kan aldırmıştır.
Rasûlullah (s.a.v)’in hanımları da hacamat yaptırmıştır. Rasûlullah (s.a.v): “Miraç’tan inerken hangi Melek cemaatine rastlasam, ey Muhammed (s.a.v)! ümmetine hacamat olmalarını emret dediler.” buyurmuştur.
Hayber’de zehirli koyun etinden zehirlendiği zaman, Cebrail (a.s) kendisine, hemen kafasının arkasından hacamat yaptırmasını söylemiştir.
İbn Ömer (r.a) şöyle buyurdu: Ben, Rasûlullah (s.a.v)’den şu buyruğu işittim: “Hacamat olmak aç karnına daha faydalıdır. Hacamat olmak aklı ve hıfzetme (ezberleme) gücünü arttırır.”
Yine bir Hadis-i şeriflerinde: “Hacamat her hastalığa faydalıdır, uyanık olun hacamat olun.” buyurmuştur.
Kafadan hacamat olmak;
  • Delilik,
  • cüzzam,
  • Gece körlüğü,
  • Alaca,
  • Baş ağrısı,
  • Diş,
  • Göz,
  • Kulak gibi hastalıklara ve daha birçok hastalığa şifadır.
Hacamat’ın şifasını bilen büyük âlimler üç ayda bir hacamat olurlardı.

Hacamat Başlıca faydaları şunlardır.

Kılcal damarlardaki tıkanıklığı açar.
Kan ve dokulardaki gaz ve toksinlerin atılmasını sağlar.
Bir çok kimsenin bildiği üzere belediye çöp alanlarında çöp birikimlerinin olduğu alandan bir süre sonra 'metan' gazı çıkmaya başlar. Aynı şekilde damarda dolaşan kan içerisinde dolaşan kandaki toksit miktarı artınca gaz oluşmaya başlar ve buda iltihap, ödem ve şişkinliklere neden olur.
Hacamat tabii doğal kortizonu artırır. Bu veri klinik çalışmalar ile ispatlanmıştır. Bu da hacamat sonrası ağrılı durumların azalmasını hatta ağrıların yok olmasını sağlamaktadır.
Kaslardaki sertliği ve ödemi çözer. Sülükle beraber dönüşümlü olarak kullanıldığında çok daha faydalı olur.
Kan üretiminden sorumlu organları uyarır.
Bağışıklık sistemini kuvvetlendirir. vücuda direnç kazandırır.
Ağrıları gidermede yan etkisi olmayan en tesirli tedavi yöntemidir.
Bel tutulması, eklem ağrısı, baş ağrısı, bel-boyun fıtığı ve kireçlenmeye bağlı ağrıları giderir.
Kaygı bozukluğu, depresyon ve korkulara karşı etkilidir.
Dalak ve karaciğer hastalıklarını tedavisinde en büyük yardımcıdır.
Tansiyonun dengelenmesinde yardımcı olur. tansiyon rahatsızlığı olanlar açlık oruçları ve bağırsak temizlikleri yaptıkları takdirde tansiyon hiç bir yan etkisi olmadan kontrol altına alınır.
Kılcal damarlarında tıkanıklık olanlar, kalp damar rahatsızlığı olanlar mutlaka hacamat yaptırmalıdır.
Zehirlenmeye karşı etkilidir.
Aklı, hafızayı ve anlayışı artırır. Dikkati arttırır.
Çıban, sivilce, kist ve tümöre iyi gelir.
Akupunktur ilmine göre deri üzerinde beyin ile organlar arası iletişimi sağlayan enerjiyollarındaki akımı düzenler.
Kafadan düzenli hacamat unutkanlığı önler, hıfzetme, ezberleme gücünü artırır.
Özellikler çocuk yaşlarında kafadan hacamat beyin kapasitesini maksimum kullanma yönünde çok büyük yardımcıdır.

İnşallah şifa olur sizler içinde ;)
Tarifin devamı

"TAKİP EDENLER" SORUNUNUN ÇÖZÜMÜ

Merhabalar. Bloggerın ülkemize yönelik domain yönlendirmesi ile birçok problem yaşamaya başladık bloggerlar olarak. Ben de ilk olarak Takip Edenler sorununu fark ettim. blogspot.com olan alan adlarımız blogspot.com.tr olarak değiştirildiği için sorunları yaşıyoruz. Google Friend Connect sorununun çözümü için yapmamız gerekenler çok basit. Kumanda panelimizden ŞABLON'a girip "HTML'yi düzenle" yi tıklıyoruz. 



Çıkan kodlardan head kodunu buluyoruz. Bulamazsanız kodların herhangi bir yerine tıklayıp daha sonra CTRL+F tuşlarına basıyoruz. açılan boşluğa (1 numaralı yer) head yazıp kodu kolayca bulabilirsiniz(2 numara). Bu kodun hemen bir satır altına (3 numara) aşağıdaki kodları yapıştırıyoruz ve şablonu kaydet dediğimizde zaman bütün sorunlarınız halloluyor.





Not: Bununla ilgili sorun yaşayanlar benimle iletişime geçebilirler. Elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyrım. Yanlız bu değişikliğe zaman içinde ihtiyacımız kalmayabilir. Yapılan değişiklikleri geri almamız gerekebilir. Ben geçici olarak bu çözümü kullanmayı uygun buldum.
Tarifin devamı

BUNU HEPİMİZ YAPABİLİRİZ :)




Bu soğuk havalarda yapacağımız bu işlemle belkide onlarca kuşu yaşatabiliriz. Tek yapmamız gereken boş bir tuvalet kağıdı rulosunu reçelleyip ya da ballayıp kuş yemine bulamak. ve bunu uygun bir ağaca asmak .Bu soğuk havalarda  hayvanlara karşı duyarlı olalım hayvanları soğuktan koruyamasakta açlıktan koruyabiliriz ;)

Tarifin devamı

Kurulsun Sofralar, Kutlansın Yeni Yıl!

Tchibo her hafta yenilenen temaları, modayı kaliteyle bütünleştiren ürünleri ve lezzetli kahveleriyle sevdiğimiz markalardan biri.

Bir Tchibo mağazasına girdiğinizde sizi karşılayan harika bir kahve kokusu duyuyorsunuz. Ürünlere bakmak için sabırsızlansanız bile kahve standının önünden güç bela ayrılıyor ve ürünlere doğru yöneliyorsunuz. Ürünlerin hemen hemen hepsi keyifli renklerde ve tarz ürünler. Üstelik hepsi birbirinden kaliteli ve dayanıklı. Tchibo ürünlerinin kalitesi, alanında uzman kişiler tarafından çok sıkı ve acımasız testlerden geçiyor ve sadece testi geçebilenler satışa sunuluyor.
Gelelim Tchibo’nun bu haftaki temasına! Malumunuz yılbaşı geldi, hazırlıklar başladı. Yemek yemek kadar yapmayı da sevenlere müjdeli haber, bu haftaki tema; Yılbaşı Sofrası! Kurşun kristalinden kadehler, karaflar, bardaklar... Japon felsefesiyle üretilmiş, mutfakta harikalar yaratan yardımcınız olacak bıçaklar, özel baharat değirmenleri, daha neler neler...
Yılbaşı Sofrası temasındaki tüm ürünler birbirinden güzel ama içlerinden seçerek birkaçına daha geniş yer verelim. Konu yemek olunca mutfak yardımcıları başrol oynuyor. Mesela kızartmalar, çok lezzetliler ama hazırlarken mutfağı mahvediyorlar. Bu temada kızartma sorununu kökten çözecek bir Koruyucu Kapak bulunuyor. Onunla kızartmalar hem daha lezzetli hem de mutfağı kirletmeden hazırlanıyor. Mutfağın olmazsa olmazı bıçak. Keskin ve profesyonel bir yardımcı olan Santoku Bıçak da bu temada. Etlere lezzet katan marine edilmiş olmalarıdır. Öyleyse Marine Şırıngası da yılbaşından önce mutlaka mutfağınıza girmeli. Harika tatlılar yapmanız için mini krep pişirme makinesini de kaçırmayın derim.
Yılbaşı Sofrası temasında bunlardan başka birçok ürün daha bulunuyor. Daha ayrıntılı incelemek için Tchibo.com.tr’ye tıklayıp, keşfe başlayabilirsiniz. Şöyle keyifli bir alışveriş yapıp, sonrasında da kahveyle yorgunluk atmak isteyenleri, çalışanlarının yüzünden gülümseme eksik olmayan Tchibo mağazalarına davet ediyor ve ekliyorum; yeni temalardan herkesten önce haberdar olmak için Tchibo Facebook sayfasını (https://www.facebook.com/tchiboturkiye) beğenebilirsiniz. Keyifli alışverişler!

Bir boomads advertorial içeriğidir.
Tarifin devamı

İKİ MELEĞİM VAR CENNETTE....



 Yine kasvetli Kasım ayı yine üzdün beni yine yaraladın beni.. İki yıldır nedir senin benimle derdin Kasım ayı....İki yıldır iki kasım ayında iki bebeğimi kaybettim.. Bu seferki çok zor geldi.. O kararı vermek o kadar zordu ki .... Ama vermem gerekiyordu... En başta minik meleğim acı çekmesin canı yanmasın diye bu kararı vermem gerekiyordu.. AVSD dediler bebeğimin hastalığına doğunca hastaneler, ameliyatlar... Acı üstüne acı buna dayanabilecek misiniz dediler . Ana yüreği  o ameliyat masasında biz odanın kapısında...O ufacık bedeni kececekler ,damarlarını açacaklar hiç büyümeyecek, koşamayacak...İçimiz  kan ağlayarak verdik bu kararı ve bebeğimi dört gün ugraştılar benden almak için. Çok zordu .....Ama aldılar meleğimi  benden...
Allahım hiçbir kadına yaşatmasın böyle bir acıyı .Böyle bir  karar verme eşiğine hiçbir anneyi getirmesin.. Allahıma binlerce şükürler olsun Allahım bu günlerimizi aratmasın. Acımızı unutturacak acı vermesin.. Elbet geçecek bu günlerde bugünümüze şükürler olsun..
 Biliyorum uzunca bir ara verdim yine .... Geçen yıl bu zamanlarda da kaybetmiştim bir meleğimi. Sessizliğe bürünmüştü yine Turuncu Tatlar...  O zaman yazmamıştım bu acımı bloğuma. Çünkü okuyunca hatırlamak istemiyordum.  Bu sefer paylaşmak istedim sizlerle biliyorum ki paylaştıkça azalır acılar...Bu seferki aram biraz daha fazla oldu biliyorum. Ama mecburi bir araydı, sessiz bir araydı... İlk zamanlar hamileliğimden dolayı giremedim mutfağa paylaşamadım yeni tarifler...Şimdi de  işler böyle değişince gelemedim kendime bir türlü. Ama güzel Allahımın  ve sevdiklerimin desteği ile toparlanıyorum yavaş yavaş.. Beni merak eden ,arayan ,mail atan tüm arkadaşlarıma çoook  teşekkürler.. Hayat devam ediyor. Turuncu Tatlar Allahın izniyle tariflerine paylaşmaya devam edecek....
 
 

 
Tarifin devamı

KOPYALA(MA)





Herkese merhabar. Internette çok fazla sörf yapmamama rağmen bu aralar sıkça kendi tariflerimi ve resimlerimi bazı site, blog ve forumlarda görür oldum. Birçoğu bloğumdan birebir kopyaladığı yazıları kendi yapmış gibi yazmıştı. Ayrıca resimlerimden de blogumun adını silip kendilerine maletmişler. Bunlar yetmiyormuş gibi; kendileri emek vermişler gibi hiç istiflerini bozmadan yorum yazıp sahiplenmişler. Ben de buna bir nebze engel olmak için blogumda bazı değişiklikler yaptım. Resimlerimin üzerindeki bloğumun adını kesilip çıkartılamayacak şekle getirdim. Bu yöntem görsel açıdan biraz görüntüyü bozdu ama başka çare bulamadım. Ayrıca bloğumdan yazıların kopyala yapıştır yapılmaması için yazıların seçimini engelledim.


Tarifleri bilgisayarına kopyalamak isteyen olursa dosya (sayfa) menüsünden farklı kaydet diyerek sayfayı tamamen bilgisayarınıza kaydedebilirsiniz.


NELER YAPILABİLİR ?

Resimleri düzenlemek için ben picasa kullandım. Picasadan web albümleri bağlantısı sayesinde otomatik olarak tüm resimleri indirdim. Resimlerin üzerine yazıları yazdım ve senkronize et diyerek tekrar blogdaki resimleri değiştirmiş oldum. Tek tek yapmaya gerek yok yani. Seçim engellemek için kayıtlar diyoruz. oradan herhangi bir kaydı seçiyoruz. Sol yukarıda "oluştur"un yanında "HTML" var ona basıp aşağıdaki kodların en sonuna aşağıdaki kodları ekliyoruz. Hepsi bu kadar. Yapamayan olursa yardımcı olabilirim.
<script language="JavaScript1.2">
function disableselect(e){
return false
}
function reEnable(){
return true
}
//if IE4+
document.onselectstart=new Function ("return false")
//if NS6
if (window.sidebar){
document.onmousedown=disableselect
document.onclick=reEnable
}
</script></div>
Tarifin devamı

YENİDEN TEK YÜREĞİZ



Günlerdir acı üstüne acı hüzün üstüne hüzün.. Şehitlerimizin yasını tutarken depremin acısını tattık. Allahımıza yine de bin şükürler olsun ki acı acıyı unutturmasın ama yine de yanıyor yüreğimiz.. Van , Erciş belkide benim hayatımın en zor ve en güzel günlerinin geçtiği yer.. Erciş benim öğretmenlik mesleğinde ilk görev yerimdi. İlk atandığım okuldu Van Erciş Kız Meslek Lisesi. Valizimi toplayıp çok kereler gitmek istedim oradan. Çünkü orası soğuktu, uzaktı, karışıktı, sanki dilini bile anlamıyordum farklı bir ülkeydi.. Ama direndim orada kaldım ve orada yaşamayı başardım..  Orada kurduğumuz dostlukların, paylaşımların, sohbetlerin , hüznün ... hepsi tadı tamağımda kalmıştı. Akşehire geleli dört yıl oldu ama ben hala orada yaşıyordum sanki.. Unutamamıştım Ercişin dostluğunu, sıcaklığını...Ve eminim ki Türkiyenin neresine gidersem gideyim yine de unutamam. Eğer yaşıyorsan Erdal SUCULAR Hocam ki inşallah yaşıyorsundur kulakların çınlasın  Ercişte ağladığım bir gün  bana  'Ağlama hocam Ercişe gelirken bir kere ağlarsın giderken bin kere ağlarsın' demişti. Bende gülmüştüm meğer ne kadar doğruymuş. Ercişi her andığımda hala gözlerim dolardı. O haberi duyduğumuzda da Ercişte herşeyi paylaştığımız dostlarımızla birlikteydik ne acı bir tesadüftür ki  acıyı yine birlikte paylaştık.. Hemen orada hala yaşayan arkadaşlarımız aradık ama çoğuna ulaşamadık. Dört yıl oturduğumuz apartmanımız, alışveriş yaptığımız marketimiz,  manavımız, çayımızı içtiğimiz Buse cafemiz herşey yıkıldı artık. Anılarını yaşadığımız Erciş yıkıldı ve sadece bizim hafızalarımızda kaldı.. Ve hala haberini beklediğimiz apartmanda  enkaz altında olan arkadaşlarımız, komşularımız var. Allahım yardım et onlara ve onlar gibi enkaz altında olan tüm insanlara. Şu anda Türkü de, Kürdü de aynı acıyı yaşıyor ve buradan da bu depreme iyi oldu diye sevinen, onlar hak etmişti diye düşünen cahilinde cahili  insanları kınıyorum. O enkazda bizim  öğretmenimiz, bizim doktorumuz, bizim askerimiz de yatıyor.. Bunu idrak edememek için kara cahil olmak gerekiyor... Böyle düşünen insanlara inat  bizim yine tek yürek olmamız gerekiyor. Allah yardımcımız olsun, hala umutla güzel haberler bekliyoruz. Allah enkaz altında kalanlara ve enkaz önlerinde bekleyenlere yardım etsin. Allahım herkesi sevdiğine bağışlasın.  Lütfen tek yürek olmaya devam edelim. Allah dualarınızı ve yardımlarınızı kabul etsin....
Yıkılan Evimiz Dağ Apartmanı
Erciş Çarşısı (Van Yolu)

Tarifin devamı