HACAMAT VE FAYDALARI


Bu aralar yine elde olmayan sebeplerden  dolayı bloğumla fazla ilgilenemedim :( Ama inşallah artık bloğumla artık ilgilenme vakti geldi :) Aynı zamanda bu yazımda sizlerle peygamber efendimizin unutulmuş bir sünnetinden bahsetmek istedim. Unutulmuş bu sünnet  HACAMAT. Takipçilerim bilir hep fibromiyaljimden ve buna eklenen boyun fıtığından yakınır dururdum. İlaçların derdime derman olmayınca bende başka yollar aramaya başlamışken  sevgili Handan Abla bana hacamattan bahsetti. Önceleri çok korktum ve ne yalan söyleyeyim kafama yatmadı. Ama ağrılar artınca cesaretlendim ve denemeye karar verdim. Ve Rabbimin izniyle korkmadan gittim ve yaptırdım. Sonuç mu ? Kuş gibi oluveriyorsunuz. Bunu nedenle  yazdım benim gibi sıkıntısı olan izleyenlerime fikir olmasını istedim. İnternette hacamatın açıklaması ve ve görsellerde de bakabilirsiniz. Çok ürkütücü gözükecek gözünüze biliyorum ama göründüğü gibi zor bir olay değil  korkmayın şifa Allahtan . Hacamattan korkan sülükte yaptırabilir o da hacamat yerine geçiyor. Hacamatla ilgili bir kaç önemli bilgiyi de paylaşıyorum sizlerle belki dikkatinizi çeker ve bulunduğunuz yerde bir güvenilir haccam ( hacamatı yapan kişi)  bulma cesaretini gösterirsiniz ;) Bulamazsanız eğer hastaneleri kontrol edin. Çünkü artık hastanelerde bile yapılabiliyor ;)


Hacamatla tedavi
Önce, bardak vb. den oluşan kupa kan alınacak yere vuruluyor, orayı havasız bırakıp uyuşturuluyor. Aynı yeri neşterle et ile deri arasını 2 veya 3 milim çiziliyor. Sonra kupayı neşterlenen yere tekrar vuruluyor. Kılcal damarlardan kan gelmeye başlıyor. Bu genellikle üç defa tekrarlanıyor. Tedavi 20-25 dakika sürüyor. Ortalama 300-350 gram kadar kan çıkarılıyor.
Hacamat konusunda Hadis-i Şerifler
Hz. Muhammed(s.a.v) Hadis-i Şeriflerinde, hacamatın önemi hakkında şunları buyurmuş:
  • “Damardan veya deriden kan aldırmak, tedavi olduğunuz şeylerin en faydalılarındandır.”
  • “Sefer ediniz şifa bulunuz, oruç tutunuz şifa bulunuz, hacamat olunuz şifa bulunuz.”
Hacamat nedir?
Peygamberimiz (s.a.v)’in sağlıkla ilgili tavsiyelerinden ve bizzat tatbik ettiği sünnetlerindendir. Hacamat, sebebi belli bir hastalığın tedavisi olmaktan ziyade, kan fazlalığının, vücutta meydana getirdiği rahatsızlıkları gidermek için kullanılan bir tedavi usulüdür. Hacamat’la alınan kan temiz kan değil, kirli, koyu, pıhtılaşmış, derinin altındaki uyuşuk kandır.
Bu kan, damardan değil deriden alınır. Hacamat’la pıhtılaşmış koyu kan alınınca, vücuttaki kanın akışkanlık özelliği artar ve dolaşımı kolaylaşır. Deri hafifçe bir neşter ile çizilir ve üzerine ağzı geniş bir cam kavanoz kapatılarak emici gücün etkisi oluşturulur ve kirli kan vücuttan çıkarılır. Bu yöntem, vücudun değişik yerlerine uygulanmakta ve hasta organa yakın yerler özellikle tercih edilmektedir.
Kullanılan malzemenin sağlığa uygun olması gerekir.
Hacamatın hiçbir yan etkisi olmadığı gibi tamamen doğaldır. Hiçbir acı vermez ve iz bırakmaz. Aynı gün iyileşme görülür ve vücutta rahatlama olur. En hızlı tedavi usulüdür. Hacamatla tedavi binlerce yıldır uygulanan en eski tedavi yöntemi olup, günümüzde de Asya, Afrika ve Uzak Doğu Ülkelerinde yaygın olarak uygulanmaktadır. Avrupa’da son yıllarda alternatif tıp olarak uygulanmaya başlanmıştır.
Rasûlullah (s.a.v), baş ağrısından dolayı alnının her iki yanından, zehirlenmeden dolayı her iki omuz başı arasından, topuğundaki bir incinmeden dolayı da ayağının üzerinden kan aldırmıştır.
Rasûlullah (s.a.v)’in hanımları da hacamat yaptırmıştır. Rasûlullah (s.a.v): “Miraç’tan inerken hangi Melek cemaatine rastlasam, ey Muhammed (s.a.v)! ümmetine hacamat olmalarını emret dediler.” buyurmuştur.
Hayber’de zehirli koyun etinden zehirlendiği zaman, Cebrail (a.s) kendisine, hemen kafasının arkasından hacamat yaptırmasını söylemiştir.
İbn Ömer (r.a) şöyle buyurdu: Ben, Rasûlullah (s.a.v)’den şu buyruğu işittim: “Hacamat olmak aç karnına daha faydalıdır. Hacamat olmak aklı ve hıfzetme (ezberleme) gücünü arttırır.”
Yine bir Hadis-i şeriflerinde: “Hacamat her hastalığa faydalıdır, uyanık olun hacamat olun.” buyurmuştur.
Kafadan hacamat olmak;
  • Delilik,
  • cüzzam,
  • Gece körlüğü,
  • Alaca,
  • Baş ağrısı,
  • Diş,
  • Göz,
  • Kulak gibi hastalıklara ve daha birçok hastalığa şifadır.
Hacamat’ın şifasını bilen büyük âlimler üç ayda bir hacamat olurlardı.

Hacamat Başlıca faydaları şunlardır.

Kılcal damarlardaki tıkanıklığı açar.
Kan ve dokulardaki gaz ve toksinlerin atılmasını sağlar.
Bir çok kimsenin bildiği üzere belediye çöp alanlarında çöp birikimlerinin olduğu alandan bir süre sonra 'metan' gazı çıkmaya başlar. Aynı şekilde damarda dolaşan kan içerisinde dolaşan kandaki toksit miktarı artınca gaz oluşmaya başlar ve buda iltihap, ödem ve şişkinliklere neden olur.
Hacamat tabii doğal kortizonu artırır. Bu veri klinik çalışmalar ile ispatlanmıştır. Bu da hacamat sonrası ağrılı durumların azalmasını hatta ağrıların yok olmasını sağlamaktadır.
Kaslardaki sertliği ve ödemi çözer. Sülükle beraber dönüşümlü olarak kullanıldığında çok daha faydalı olur.
Kan üretiminden sorumlu organları uyarır.
Bağışıklık sistemini kuvvetlendirir. vücuda direnç kazandırır.
Ağrıları gidermede yan etkisi olmayan en tesirli tedavi yöntemidir.
Bel tutulması, eklem ağrısı, baş ağrısı, bel-boyun fıtığı ve kireçlenmeye bağlı ağrıları giderir.
Kaygı bozukluğu, depresyon ve korkulara karşı etkilidir.
Dalak ve karaciğer hastalıklarını tedavisinde en büyük yardımcıdır.
Tansiyonun dengelenmesinde yardımcı olur. tansiyon rahatsızlığı olanlar açlık oruçları ve bağırsak temizlikleri yaptıkları takdirde tansiyon hiç bir yan etkisi olmadan kontrol altına alınır.
Kılcal damarlarında tıkanıklık olanlar, kalp damar rahatsızlığı olanlar mutlaka hacamat yaptırmalıdır.
Zehirlenmeye karşı etkilidir.
Aklı, hafızayı ve anlayışı artırır. Dikkati arttırır.
Çıban, sivilce, kist ve tümöre iyi gelir.
Akupunktur ilmine göre deri üzerinde beyin ile organlar arası iletişimi sağlayan enerjiyollarındaki akımı düzenler.
Kafadan düzenli hacamat unutkanlığı önler, hıfzetme, ezberleme gücünü artırır.
Özellikler çocuk yaşlarında kafadan hacamat beyin kapasitesini maksimum kullanma yönünde çok büyük yardımcıdır.

İnşallah şifa olur sizler içinde ;)
Tarifin devamı

ÇITIR BÖREK




Onca ocağa ateş düştü , onca yürek kor oldu yandı. İnsanın içinden bir şey yapmak gelmiyor. Onların acılarını yüreklerimizde hissettik dilimizde dualarımızla yanlarında olmaya çalıştık. Ama biz ne yaparsak yapalım ateş düştüğü yeri yakıyor. Allah yar ve yardımcıları olsun.. Bizler yine onların yanında dualarımızla olmaya devam edeceğiz...İnsanın canı bu günlerde hiç bir şey  istemiyor hayatta devam ediyor.. Çıtır çıtır bir börek arıyorsanız tarif burada . Tarifi Sevgili Cahidenin sitesinde beğenmiştim sizlerde güvenle deneyebilirsiniz.

MALZEMELER:

250 Gr tere yağ ya da margarin
5 Yufka
İstenilen iç malzemesi

YAPILIŞI:

Önce içi için ne malzeme kullanacaksak onu hazırlayalım. Tere yağımızı eritelim. Tezgahımıza ilk yufkamızı serelim üzerini yağlayalım. Tekrar üzerine ikinci yufkamızı serelim ve tekrara üzerini yağlayalım. Yufkalrımız bitene dek bu işleme devam edelim. En son ki yufkanın üzerin yağ sürmeyelim. Yufkaları önce dörde sonra her parçayı beşe keselim ve içimizi koyarak sigara böreği yapar gibi saralım. Kalan yağı da üzerine sürelim ve 180 derecede pişirelim. Sıcakken servis edelim . Afiyet olsun..



Tarifin devamı

EV YAPIMI BEYTİ KEBAP :)


Bu aralar bahar yorgunluğu beni ele geçirdi :(  Allahım  ne kadar dirensem de geçemiyorum bilgisayarın başına yazamıyorum bloğuma iki satır yazı . Neyse ki  tek değilim blog komşularım da da duyduğuma göre bu sıkıntı varmış ;) Geçecek inşallahh :) Bugün azıcık kırdım şeytanın bacağını inşallah gerisi de gelir :)

MALZEMELER:
4 Adet lavaş
500-600 gr dana kıyma
Bir büyük boy kuru soğan
1 Yemek kaşığı salça
1 Yumurta
Tuz, karabiber

SOSU İÇİN:
1 Yemek kaşığı salça
1 Yemek kaşığı tereyağ
1 Rendelenmiş domates


 YAPILIŞI:
Kıymayı bir kaba alalım üzerine soğanımızı rendeleyelim. Salçamızı baharatlarımızı koyalım ,yumurtamızı kıralım ve elimizle yoğuralım. Elimizle uzun köfteler yapıp 180 derecede fırına verelim. Pişen köftelerimizi





lavaşımıza saralım ve dilimleyelim. Dilimlediğimiz beytileri servis tabağımıza alalım.Üzerine dökmek için sosumuzu hazırlayalım. Bir tavaya tereyağımızı koyalım. Eriyince salçamızı ve rendelediğimiz domatesi de ekleyip bir taşım kaynattıktan sonra beytilerimizin üzerine gezdirelim. Yanında yeşillikler ve yoğurtla servis edelim. Afiyetler olsun..







Tarifin devamı

AKŞEHİRİN MEŞHUR PEYNİR BAKLAVASI - PEYNİRLİ BAKLAVA


Akşehir'e  ilk geldiğimde peynirli baklavayı duyduğumda çok şaşırmıştım. Kendi kendime demiştim baklavanın da peynirlisi mi olurmuş ya da ben yanlış anladım galiba deyip geçiştirmiştim.Ta ki Nurten ablayla tanışana kadar tanışmamıştık peynirli baklavalarla ,bükme böreklerle.. Ama biz bu lezzetlerle bir tanıştık pir tanıştık... Şimdi baklava lafını duysam benden gelen ilk tepki peynirli mi ? sorusu oluyor :)) Çünkü gerçekten peynir baklavaya çok yakışıyor. Tabi kullanacağınız peynirde burada çok önemli oluyor.Akşehirliler bunu özel aldıkları tuzsuz inek peyniriyle yapıyorlar. Ve incecik oklavalarla incecik açıyorlar..Bende o marifet olmadığı için en kolay yolla peynirli baklava elde etmeye çalıştım. Sonuç mükemmele yakın oldu ;) 

MALZEMELER:
(Fırın tepsisi)
20 Adet baklavalık yufka
250 gr Tereyağ
200 gr tuzsuz lor peyniri

ŞERBETİ İÇİN:

3 Su bardağı şeker
3 Su bardağı su bir iki damla limon suyu

YAPILIŞI:

İlk önce tereyağımızı eritelim. Lor peynirimizi elimizle küçük parçalara ayıralım. İlk yufkamızı tezgahımıza serelim ve fırça yardımı ile yağlayalım. İkinci yufkamızı da üzerine serelim ve yağlayalım. İlkon yufkamızı bu şekilde tamamlayalım. İlk on yufkamız tamamlanınca son kata yağ sürmüyoruz tüm lor peyniri üzerine yayıyoruz.  Tekrardan kalan on yufkayı üzerine aralarını yağlayarak kapatıyoruz. Yufkalarımız bitince kalan yağı da üzerine gezdirip 180 derecede pişiriyoruz. Tatlımız pişerken biz şerbetini hazırlayalım. Şekeri ve suyu bir tencereye koyup ocakta kaynamaya bırakalım. Kaynadıktan sonra da limonunu damlatalım ve kıvamı olunca altını kapatalım.  Pişen baklavamızı da fırınmdan çıkartalım ve soğumaya bırakalım. Şerbet ve baklava soğuyunca baklavanın üzerine şerbetimizi gezdirelim. Baklavamız şerbetini çekince ılık ılık servis edelim. Bu tatlı ılık yendiğinde güzel oluyor, Soğuduğunda  tavada ya da fırında ısıtıp peynir baklavasını servis edebilirsiniz. Afiyet olsun..
Tarifin devamı

EVDE LOR PEYNİR YAPIMI


Geçen  gün aldığım sütü ocağa koyduğumda  kesildiğini görünce çok üzüldüm. Ne yapayım derken kulakları çınlasın Sevgili Nurten ablanın peyniri geldi aklıma. O özellikle sütü kestirir peynirini yapar ve bu peynirden de lezzetli börekler yapardı. Bende hemen onu aradım ve ne yapacağımı öğrendim. ;) Kahvaltı sofrasında ve böreklerin içinde çok güzel yakıştı. Hazır lor peyniri almaktansa artık  evde kendi lor peynirimi yapabiliyorum.  Yaptığım lor peyniri ile denediğim   peynir tatlıları, börekler tam not aldı    :)

MALZEMELER:

3 Litre süt
Yarım çay bardağı limon suyu yada sirke

YAPILIŞI:

Tencereye sütümüzü koyalım ve ocağımızın altını yakalım. Sütümüz kaynamaya başlayınca limon suyu yada sirkeyi ekleyelim ve kaynatmaya devam edelim. Kaynadıkça parça parça olmaya başlayacak. Bir on dakika kadar kesikler oluşunca kaynatmaya devam edelim  ve ocağın altını kapatalım. Peynirimiz soğuyunca bir keseye koyalım ve bir gece süzmeye bırakalım. Ertesi gün peynirimiz servise hazırdır. Kestirirken limon ya da sirke suyu yerine yarım su bardağı ekşi yoğurtta kullanabilirsiniz. Hepsi aynı sonucu veriyor :) Birde naçizane önerim suyunu atmayın. Vücudumuz için çok faydalı olan bu suyu çorba yaparak ya da ayran yaparak tüketebilirsiniz ;) Bir de yaparken aşamalarını fotolamayı  unutmuşum :( Ama tekrar yaptığımda fotoları  tekrardan inşallah buraya eklerim ;)



Bu tatlı da elde ettiğim lor peynirinden yaptığım Peynir tatlısı çok lezzetli oldu :) Tarif hemen gelecek :) Ağız tadında bir hafta sonu geçirmeniz dileğiyle..



Tarifin devamı

KUZEN KAHVALTI SOFRASI


Geçtiğimiz yaz Ankaraya akraba ziyaretine gittiğimizde  teyze kızı sevgili  Lilişin bize hazırladığı bu güzel sofrayı sizlerle de paylaşmak istedim. Her şey çok lezzetli ve her şey harikaydı. Tekrardan eline sağlık sevgili  Liliş....


Tarifin devamı

TERE YAĞLI NOHUTLU PİRİNÇ PİLAVI


Yemeklerimizin neredeyse baş tacı. Kuru fasülye , nohut onsuz olmaz. Bezelye , patlıcan da .. Yani  tüm yemeklerimizin vazgeçilmez arkadaşı :) Her ne kadar  pirinç pilavımız  kilo yapıcı ve biraz da zararlı olmasına rağmen illaki sofra da olacak :) 

MALZEMELER:

(4 KİŞİLİK)
1 Su bardağı baldo pirinç
1 Yemek kaşığı şehriye
1 Yemek kaşığı tere yağ
1 Yemek kaşığı sıvıyağ
1 Su bardağı et ya da tavuk suyu
1 Su bardağı  su
Bir küçük kase haşlanmış nohut
Tuz, bir kaç damla limon suyu
Çay kaşığının ucuyla şeker 

YAPILIŞI:

Pirinçlerimizi nişastası çıkana dek yıkayalım ve süzülmeye bırakalım. Tavaya tere yağımızı ve sıvı yağımızı koyalım. Yağımız eridikten sonra şehriyemizi koyalım ve kavuralım. Pembeleşince pirinçlerimizi ekleyelim. Üzerine tuzunu , şekerini , limon suyunu ekleyip kristalleşene dek karıştıralım. Hazır olunca sularını ve nohutunu ekleyelim . Kapağını kapatalım ocağın altını kısalım. Yavaş yavaş pişsin.  pişen pilavımızın üzerine temiz bir bez ya da peçete örterek nemini alalım ve demlenmeye bırakalım. bir 15 dakika sonra pilavımızı yemeklerimizin yanın da sunabiliriz. Afiyet olsun..

Tarifin devamı